3 Aralık 2012 Pazartesi

SORUN SENDE DEĞİL, ONLARDA !

İlk bakışta başlıktaki ifadeyi çok iddialı bulabilirsiniz. Fakat bu yazıyı okuyunca siz de bana hak vereceksiniz.

Ofislerde rastladığımız stres kaynağı tiplere bir bakalım:

Dengesizler

Sabah tüm enerjinizle masanıza gelirsiniz. Bi bakarsınız yan masadaki kendi kendine konuşuyor, söyleniyor. Sinirleniyor, oflamalar, puflamalar, homurdanmalar...İnsanın enerjisini emiyor. Aradan iki dakika geçmiyor, tuhaf kahkahalarıyla irkiliyorsunuz. İnsan korkuyor tabii, geriliyor...

Sinsiler

Bu tipleri biraz geç tanırsınız. Hep uyanık olmak zorundasınızdır. İşin kötü yanı, hiyerarşik olarak sizin üzerinizdeyse, yaptığınız çalışmalar onun elinden geçmeden yönetime çıkamıyorsa, her nedense(!) verdiğiniz raporlar yönetimden hatalı oldukları gerekçesiyle düzeltilmek üzere size geri döner. Önce anlamazsınız ne olduğunu. Sonradan çözersiniz; hatalar sizin değildir. Bir fare dosyalarınıza girmiş, amir olarak düzeltmesi ve sizi uyarması gerekirken, doğru yaptığınız şeyleri özellikle değiştirmiştir. Kendisi için de kötü bir durum olmasına karşın, bu tip insanlar bunu pek akıl edemezler. Tek amaçları zarar vermektir.
                                                                               
Dedikoducular
İstisnasız, her iş yerinde vardır böyle insanlar. Ofise girersiniz, fısır fısır konuşmalar, ofisten çıktığınız anda atıp tutmalar bu türün en belirgin özelliğidir. Fazla üzerinde durulmaz, hiçbir şey olamayan insanlar, başkalarını konuşurlar :)





Yalancılar

Gözünüzün içine baka baka yalan söylerler. İşle ilgili hatalarını kabul etmezler. Hatta işleriniz yapmayıp, yaptıklarını iddia edenleri vardır. Tahammülü zor :)

Kıskançlar

Bazıları açıkça belli ederler, bazılarıysa sinsidir. İşinizde iyiyseniz, amirleriniz tarafından seviliyor ve takdir görüyorsanız, hele bir de örnek gösteriliyorsanız dikkat edin. Sizin yükselişinize engel olmak için türlü yollar denerler. Size bağlı yapılacak işlerde üstlerine düşen görevi yapmazlar, aksatırlar örneğin. Her ortamda sizden şikayet ederler. Bazıları o kadar sinsidir ki, dışarı karşı size çok destek olduklarını, hatta sizinle gurur duyduklarını bile söylerler. Siz yine de çalıştığınız dosyaları ortada bırakmayın :)

Hareketlerinizi kısıtlayanlar

Elbette evinizdeymiş gibi rahat olmaktan söz etmiyorum. Benimkiler daha makul beklentiler:)

Mesela, bir çalışan tuvalete giderken amirine haber vermek zorunda olmamalı. Ya da öğle yemeğini yemek için patronun acıkmasını beklemek zorunda kalmamalı.

Acil durumlarda cep telefonuna gelen aramaları yanıtlayabilmeli, bu tür hareketler, işi aksatma gibi bir genellemeye dahil edilmemeli ve kısıtlanmamalı.

Öğle yemeği şirkette çıkıyor diye, personel buna mecbur bırakılmamalı. İsteyen çıkıp dışarıda yiyebilmeli. Profesyonel olmayan yöneticilerin "disiplin" adı altında yaptıkları bu "eziyet"ler, çalışanı soğutuyor, stres artıyor. Çalışanlar yeni iş arayışına geçiyor.

Ne Yapmalı?

Çalışanlar birlik olarak haklarını talep etmeli. Red cevabı aldıklarında vazgeçmemeli. İlk talebiniz böyle iş yerlerinde reddedilebilir. Çalışanlar olarak sizin kararlı tutumunuz dikkat çekecektir. Karşılıklı fedakarlıkla orta noktada buluşulmaması için hiçbir neden yok. Önemli olan çalışanların haklarını bilmesi ve savunuyor olması.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder