Bazı kaynaklar çalışanları kategorilere ayırmış. Şirketine bağlı olanlar ve olmayanlar, başladığı ilk yerden emekli olanlar ve sık sık iş değiştirenler gibi...
Bence şirketleri ve işverenleri de ayırmak gerek. Çalışanları işe alırken dürüst olanlar ve olmayanlar, işi uzmanına bırakanlar ve burnunun dikine gidenler...
Onlarca şirket, nitelikli çalışanlarını bir bir kaybetmeyi nasıl başarıyor, bakalım:
1. Mülakat sırasında söylenen yalanlar, gizlenen gerçekler...
"Çalışma saatlerimiz 09:00-18:00. Çok istisnai durumlar haricinde mesai yapmayız." deyip, fazla mesaileri rutinin bir parçası haline getirmek.
"Satış başına prim veriyoruz." deyip, maaş günü gelince "Aa ama prim için gerekli olan sınırı tutturamadınız." diyebilmek.
" Sigortanız zaten yatacak, o konuda konuşmaya gerek yok." deyip, ay sonunda çalışanın önüne asgari ücret üzerinden ödenmiş bir çizelge koymak.
"Sizden beklediğimiz çalışmalar bunlar. Bunların dışında başka bir çalışma beklemiyoruz." deyip, imzayı attıktan sonra emrivaki işleri ard arda sıralamak.
"Maaşlarımız düzenli olarak ödenir." deyip, çeşitli bahanelerle maaşları geciktirmek.
Ve hepimizin tecrübelerinden ekleyebileceği onlarca örneğin insanda yarattığı kandırılmışlık hissi, ofisin kapısına doğru atacağınız ilk adımların zeminini oluşturuyor.
2. Çalışanın işini zorlaştıran ilgisizlikler...
Çalışanların paylaştığı sorunlara kulak verilmemesi, işte aksamalara sebebiyet verebiliyor. Talep edilen iş için gereken materyallerin bulunmaması, talebe rağmen temin edilmemesi çalışanlar için en büyük zorluklardan biri. Yetersiz ekipman ve bu koşullarda gerçekleşemeyecek işleri talep eden işverenin kaprisi çekilmiyor.
3. "Senden çok var" edası...
Özellikle çalışmalarında kaliteye önem vermeyen işverenlerin sıklıkla yaptığı bir hata. İyi çalışan giderse, onun kadar iyi olmasa da mutlaka bir çalışan bulacağını biliyor. Ve yapılacak işin kaliteli olmasındansa, daha rahat sömürülebilir bir çalışana daha az ücretle daha çok iş yaptırmak tercih ediliyor.
4. "En iyi ben bilirim"ciler...
Her işin uzmanını işe alıp, sonra da her işe burnunu sokanlar. İnsana "Bu diplomayı boşuna mı aldım, boşuna mı bu alanda yıllarca çalıştım ben?" sorusunu sorduruyorlar. Çalışanın önerisine kulak asmayıp, burunlarının dikine gidiyor, hatta bazıları duvara çarptıktan sonra hesabı çalışana sorabiliyor.
5. Hiç vermeden hep almak isteyenler...
"Aman kasamızdan bir kuruş çıkmasın, ama hep kazanalım." mantığı öyle boyutlarda yaşanır ki, mümkün olsa etraftan yapılacak şirket giderleri için sponsorluk istenecektir. Genellikle işe hep yeni bir iş eklenir ama maaşa dahası asla eklenmez. Bu gibi yerlerde patron hep birşeyler ister. Şu işi yapmak için şu kadar bir bütçeye ihtiyaç var dersiniz, önce yapalım sonra veririz der. Böyledir mantık, değiştiremezsiniz.
Sonra bu şirketler fazla gitmez, kapanır. Sonu baştan bellidir aslında; kaz gelecek yerden tavuğu esirgeyen, ama bir kümes dolusu kaz isteyip çalışanlara ofisi zindan eden yönetimler hem kazsız hem çalışansız kalmaya ve kapıya kilidi vurmaya mahkum oluyor sonunda.
Ne yazık ki bu konuda yapılan yanlış davranışları genelleştirmek gerekir. Çok az kurumsallaşmış firmalar ve finans kurumları dışında (Bankalar, bir kısım sigorta şirketlerigibi) personele yapılan davranışlar aynı. çalışanına çok az firma değer veriyor. Bu firmalarda personele olan davranışlarını piyasadaki diplomalı işssiz sayısına endekslemişler. Çalışanlarına da dürüst değiller.
YanıtlaSilBu konu gerçekten ülkemiz için sıkıntılı. Kurumsal şirketler buna daha çok dikkat ediyor fakat eğer kurumsal olmayan bir firma ile çalışıyorsanız bir çok şeyi göze almanız gerekiyor.
YanıtlaSilTolgahan Özkan
tolgahanozkan.org
Bazen de bu duruma kendimiz sokuyoruz sizin dirsek çürüterek geldiğiniz mevkide asgari ücretle çalışmayı kabul eden tecrübesizler dolu öz güven diye hiç bir şey
YanıtlaSilkalmamış çalışma performansınıza bakıp maaş düzenlemesi yaparız cümlelerinde kana bilinen diplomalı zavallılar var... Üzgünüm ama gerçek bu aldığım maaşın yarısına bu işde deli gibi koşturabilecen işsizler var...ve bu o patron kesimin en çok sevdiği tipler bunlar 3 aylık ömürleri olan insanlar...
Turkiye'nin önde gelen lojistik firmalarından birinde çalışıyorum. Sorsanız kurumsal büyümekte olan dünya çapında bir şirket. Ama gel gör ki çalışanına sahip çıkan yönetici yok. Adaletsiz maaş politikası , sen gidersin yerine 2 katı maaşla çalışan alırım kafasındaki operasyon müdürleri. Her yılbaşı büyüme oranımiz % 25-30 .e maaşlara gelince şirket politikası.
YanıtlaSil