2 Ocak 2013 Çarşamba

EGOİST MUTLULUKLAR

Yeni yılın ilk yazısını, okurlarımızdan Ersin Bey' in, "Oldu bu iş!...: BENİM BURADA NE İŞİM VAR ?!! başlıklı yazıma yapmış olduğu yorum üzerine, kendisinin de izniyle bu konu hakkında görüşlerimi paylaşmak amacıyla yazıyorum. Katkısı için tekrar teşekkürler...

Çocuklara sorulan klasik sorudur: "Büyüyünce ne olacaksın?"

Daha okuma yazmayı yeni öğrenmiş çocuklara sorulan bu soru, farkına varılmasa da zannediyorum ileride ciddi etkiler yaratıyor.

Döneme bağlı olarak popüler meslek grupları değişkenlik gösterse de, toplumda yerleşmiş bazı genel kanılar her dönemde yerini koruyor. Ve her çocuğun zihninde kendine bir yer ediniyor.

Toplum, her meslek grubuna, kendi değer yargılarını yüklüyor. Ve insanları, mensubu oldukları meslek grubuna göre etiketliyor. Zeki, insan canlısı, yardımsever, zengin, ukala ve daha nice nitelik, mesleğinizle birlikte üzerinize yapıştırılıyor.

Bir çok insan, daha çocukken doktorluğun prestijli bir meslek olduğu algısını ediniyor örneğin. Ve ressamlığın meslek olmak yerine, doktorluğun yanında uğraşılabilecek bir hobi olduğu fikri yerleşiyor küçük zihinlere. Çocuklar bu algılarla büyüyor. Doktor olmak, avukat olmak, "büyük adam" olmak..-Elbette sözünü ettiğimiz tüm meslek grupları çok değerli, bir yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermek istemem.-

Büyük adam olmak... Çocuklar büyüyor, sıra meslek seçimine geliyor. Bazıları, yerleşik kanılar doğrultusunda meslek seçimini yaparken, bazıları tüm bu görüşleri bir kenarda tutup, sevdiği ve mutlu olacağını hissettiği mesleklere yöneliyor. Bazıları ise sevdiği mesleği belirlediği halde, geleceğe yönelik ekonomik kaygılarla, prestijli sayılan meslek gruplarına yöneliyor. Ekonomik sebepler, ayrı gibi görünse de, esasında toplumun oluşturduğu değer yargılarıyla paralel olarak ortaya çıkıyor. Prestijli meslekler, daha çok kazanıyor. Kazandıkça, "çok kazandıran meslek" sıfatıyla, daha fazla ilgi görüyor. Kendi içinde oluşan bu döngü, ekonomik açıdan da bu mesleklerin tercih edilmesini sağlıyor. Aynı şekilde, daha az prestijli meslekler, ya da toplumun çoğunluğu tarafından meslek olarak kabul edilmeyen meslekler, ekonomik olarak da cazip olamıyor. Okulu bitirip de "aç kalmak", hiçbir bireyin tercih edeceği bir durum değildir elbette.

Fakat, acaba sorun sadece sosyo-ekonomik sebeplerden mi kaynaklanıyor? Yoksa toplumsal statüler ve tercih edilecek mesleğin birey egosunu belki de id' i besleyen tüm sosyal kazanımlarının da etkisi var mı?

Popüler meslek, yüksek gelir, genel yargılardan ötürü toplum tarafından yüceltilmek, saygı görmek, imrenilmek, sosyal statüsü yüksek bireylerden oluşan bir sosyal çevreye sahip olmak... Tüm bunlar ve daha fazlası, birçok bireyi mutlu ediyor. Hatta ekonomik anlamda kazancı yüksek olmasa bile, sırf prestijli olduğu için o meslek tercih edilebiliyor.

Bu tercihler, bireyler için gerçekten mutluluk getiriyor mu, tartışılır. Benim düşüncem, bireyin yaparken mutlu olduğu işi meslek edinmesinin doğru olduğu yönünde. Zira insan sevdiği işte daha başarılı olacak, başarı diğer kazanımları ve mutluluğu beraberinde getirecektir. Çalıştığınız sektörler değişkenlik gösterse de, mesleğinizi genellikle bir defa seçebiliyorsunuz.

Yeni yılda tercihleriniz mutluluk getirsin :)







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder