Bir önceki yazımda adayların sergiledikleri şaşkınlık yaratan davranışlardan söz etmiştim. Şaşkınlık yaratan diyorum, çünkü adaylık sürecinde olan bireylerin, bu denli düşünmeden davranması tuhaf geliyor...
Doğru olsun ya da olmasın, her davranışın bir nedeni olduğunu ve sorunları çözmede sebepleri doğru tespit etmenin şart olduğunu düşünüyorum. Aslında sebepleri ikiye ayrılıyor. Birincisi, bireyin içinde bulunduğu durum, sosyal statü, beklentileri ve edinilmiş algılarından, ikincisi ise bireysel niteliklerinden kaynaklanıyor. Bu anlamda birinci gruba işsizliği, iyi bir iş ve maaş, dolayısıyla yüksek statüde bir yaşam beklentisini, ikinci gruba da bireyin davranış biçimini oluşturan parçalar olan öfke kontrolü, saldırganlık, kriz yönetimi, hızlı düşünüp doğru karar alabilme, stres altında aşırı tepki verme gibi olumlu/olumsuz özelliklerini koyabiliriz.
Sebep her ne olursa olsun, adayların tutumu ister profesyonel, ister bu tür davranışlar sergileyecek kadar amatör olsun, hepsi temelde bir tek algıda birleşiyor: "Bu kurum sektörde bir marka, ve ben bu kurumun bir parçası olmalıyım."
Biraz sonra okuyacaklarınız elbette bütün kurumlar için geçerli değil. Hatta ilgili kurumların bütünü için bile geçerli olmayabilir. Fakat İK birimleri, kurumların adaylara yönelik tanıtım büroları gibidir ve burada ne görüyorsanız, sözleşmeyi imzalayana kadar kurumun gördüğünüz şekilde olduğuna inanırsınız. Ve belki de bu gördüğünüz manzara, sizi büyük bir yanlış yapmaktan kurtarır; o sözleşmeyi imzalamazsınız. Zira daha işin başındayken yolunda gitmeyen bir şeyler varsa bu, o iş yerinde yeni sorunların da yaşanabileceğinin habercisidir. Şirketler, amatör işe alım süreçlerine rağmen, çalışan sayısı, gösterişli binaları ve buna benzer bir çok özelliğiyle bir "kurum" hatta bir "marka" olduğunu iddia ediyorsa, hayal ettikleri gibi olabilmek için iyi bir işe alım sistemine sahip olmaları gerektiğini de hatırlatmakta yarar var. Zira kurumlar hedeflerine ulaşmak için birtakım stratejiler belirler, bunu uygulayıp yönetecek, gerektiğinde yönlendirecek olanlar da bu kurumun çalışanlarıdır, ki bu insanların doğru kişiler tarafından, doğru yöntemlerle özenle seçiliyor olması esastır.
Gelelim şirketleri vezir ve rezil edebilen işe alım vakalarına... Edindiğim izlenimlerden yola çıkarak, işe alım süreçlerine göre İK birimlerini genel hatlarıyla 4 farklı başlıkta inceledim.
1. Hem çizdikleri görüntü hem de sürecin içeriği iyi olanlar
Görüşme daveti için aldığınız telefondan mülakat günü karşılanma biçiminize, mülakat boyunca karşılaştığınız tutumdan çıkışınıza ve süreç sonlanana dek her adımda etik, insancıl ve profesyonel bir görüntü çizerler. Bu kadar detayı yazmaya gerek var mı diyorum ama yine de yazacağım. Zira detay deyip geçerek, bu noktaları atlayan o kadar çok İK çalışanı var ki...
- İlk görüşme daveti, sakin, içten ve nazik bir üslupla yapılır. Görüşme tarihi için adaya elindeki ilk boş saati dayatmaz, gerekirse adayın da fikrini alarak, onu da zor durumda bırakmayacak bir tarihte görüşme planlanır.
- Telefon görüşmesinin ardından adaya, görüşmede konuşulanları teyit eden bir davet maili gönderilir.
- Mülakat günü İK çalışanı, o adayın geleceğini önceden bilir, unutmaz. Öz geçmişini aday gelmeden önce inceler. Aday hakkında bilgi sahibi olur.
- Aday görüşmeye saatinde geldiyse bekletilmez. Çünkü o kurumda "Nasıl ki aday saatinde görüşme odasında hazır bulunmalıysa, İK çalışanı da aynı davranışı sergilemelidir." fikri benimsenmiştir.
- Düzeyli ve içten bir "Hoşgeldiniz" denir, kart takdim edilir.
- Adaya tüm süreç hakkında bilgi verilir, süreç boyunca da bunun dışına çıkılmaz. Emrivakiler yapılmaz.
- Görüşme sırasında adayın ilgili iş tanımı ve kurum kültürüne ne ölçüde yakın olduğu tespit edilmeye çalışılır.
- İK çalışanı görüşme boyunca olgunluğunu ve mütevaziliğini korur, adayı eleştirmez, fikri sorulmadıkça ona akıl vermez.
- Samimi olarak merak ettiği ancak adayın yanıtlamak zorunda olmadığı hususlarda bunu açıkça dile getirir, adayı yanıtlamaya mecbur bırakmaz. Ücret beklentisi ya da özel yaşantısıyla ilgili sorular gibi...
- Görüşmenin sonunda adaya sormak istediği bir soru olup olmadığı sorulur.
- Sürecin içeriğine göre olumlu/ olumsuz yanıtlar yine aynı nezaket çerçevesinde adaya bildirilir.
2. Çizdikleri görüntü iyi olan, fakat sürecin içeriğinde hata yapanlar
Profesyonel görüntünün ardında yatan bir amatörlük söz konudur. Buralarda adayın edindiği ilk izlenim güzeldir. İş yerinin görünümünden, çalışanların güler yüzünden, davranışlarındaki nezaketten etkilenirsiniz. Fakat süreç ilerledikçe çeşitli sorunlarla karşılaşırsınız. Her şirketin işe alım sürecinde sergileyeceği hatalı davranışlar farklılık gösterebileceği için, burada sergilenen davranışları yukarıdaki gibi sıralama imkanı bulamadım. Yine de karşılaşılan aksaklıkları maddelemeye çalışacağım:
- Görüşmeye davet edilişiniz yukarıdaki gibi aynı nezaket ve içtenlik çerçevesinde olur.
- Teyit maili atıp atmamak kuruma göre değişkenlik gösterebilir.
- Görüşmeye gittiğinizde çalışma ortamından, çalışanların görünümünden ya da sizinle kurdukları iletişimden etkilenirsiniz.
- Mülakat odasında bekletilebilirsiniz.
- Öz geçmişiniz için daha önce doldurduğunuz formların aynısını yeniden doldurmanız istenebilir.
- Öz geçmişinize o anda şöyle bir göz gezdirilip, dikkatli incelenmediği için eksik kalan hususlar sorulabilir.
- Ücret beklentiniz sorulabilir.
- Süreç hakkında bilgilendirilmeyebilirsiniz.
- Süreç hakkında bilgilendirilir, fakat emrivakilerle karşı karşıya bırakılabilirsiniz. Örneğin sürecin başında size, geçeceğiniz aşamalar sırasıyla bildirilir. Fakat görüşmeye gittiğinizde, planlanan görüşmenin dışında yeni görüşmeler, sürece dahil olduğu önceden belirtilmeyen ve süreçte yeni bir basamak oluşturacak nitelikte olan sınavlar, anketler, envanterler doldurmanız talep edilebilir. Bu talepler, daha çok sizi zorunlu bırakır niteliktedir çünkü istedikleri sınav/ form vb doldurmadıkça bir sonraki aşamaya geçebilmeniz mümkün değildir.
- Bununla bağlantılı olarak, ilk ilanda aranan nitelikler arasında bulunmayan birtakım vasıflar hususunda beklenti içine girer ve eğer yetersiz iseniz bunu süreci olumsuz etkileyecek bir unsur olarak değerlendirirler.
3. Çizdiği görüntü kötü, fakat sürecin içeriği iyi olanlar
Çok sık rastlanmasa da değinmek istedim. Sizde oluşturduğu izlenim nezaketten uzak ve soğuk bir iletişim tarzları olduğu yönündedir. Fakat sonuçta orada çalışmak istemediğinize karar verseniz bile, sürecin sonuna geldiğinizde tüm sürecin belirledikleri doğrultuda ilerlediğini görürsünüz. Süreç size göre doğrudur, yanlışları vardır, bu farklı bir konu. Burada üzerinde durduğum nokta, ne söylüyorlarsa, onu yapıyor olmalarıdır.
- Görüşme daveti, mülakat günü karşılama, güleryüz, ilk dakikalarda yaşanan ev sahibi-konuk iletişimi burada yoktur.
- Öz geçmişiniz önceden incelenmiş, sorular hazırlanmıştır.
- Süreç ilk görüşmede adaya bildirilir, sormak istediği soru olup olmadığı sorulur.
- İş tanımı ile ilgili beklentiler nettir, süreç sırasında yeni beklentiler eklenmez.
- Süreç, belirtildiği şekilde ilerler, araya ilave basamaklar eklenmez.
4. Hem çizdikleri görüntü hem de sürecin içeriği kötü olanlar
İsminden de anlaşılacağı gibi, baştan sona bir kabustur :)
- Görüşme daveti ve karşılamada nezaket burada da yoktur.
- İçeri girdiğinizde bir kaos ortamıyla karşılaşırsınız. Birbirine bağıran insanlar, sürekli çalıp açılmayan telefonlar, siz mülakat için beklemekteyken yanı başınızda iş arkadaşları hakkında konuşan çalışanlar...
- Görüşme, İK çalışanına gelen telefonlarla sürekli kesintiye uğrar.
- İlanda gördüğünüz iş tanımının aksine, ciddiyetsiz bir tavırla orada ne iş olursa sizden yapmanızı bekleyebilecekleri söylenir.
- Süreç hakkında genellikle bilgi verilmez, verilse de yüzeysel ve özensizdir.
- Süreci olumsuz sonuçlanan adaylara bilgi vermek için dönüş yapılmaz.
Yukarıda sıraladığım durumların tamamı, bir kurumda ve aynı adayın süreci içerisinde gerçekleşmeyebilir. Bunlardan birkaçı bir kurumda görülürken, bazıları başka bir kurumda görülebilir. Burada 1. ve 4. maddeler zaten çok açık. 3. madde benim çok doğru bulmadığım fakat adayın beklentileri ve bu doğrultuda tercihine kalan bir durum. Fakat 2. madde oldukça sık rastlanan bir İK yapısı. Bu gibi durumlarda akla şu olasılıklar geliyor:
- İK çalışanının amatörlüğü
- Kurumun İK işe alım politikasındaki boşluklar
- Kurumun duyarsızlığı ve adayı suistimali
Gözümüzde çok büyüttüğümüz, bünyesinde çalışmanın bir hayal olduğunu düşündüğümüz birçok şirket, biraz sürece dahil olduğunuzda o imajını yitiriyor. Bazen sizi değerlendirecek kişinin amatörlüğü karşısında ne düşüneceğinizi şaşırıyorsunuz; beni nasıl değerlendirecek, yönetime nasıl aktarıp yansıtacak diye düşünüyorsunuz. Bazen "Bunca yıllık koskoca şirket, ne aradığını bilmiyor mu; bir onu istiyor, bir bunu!" diyorsunuz. Bazen de son yazımdan sonra birçok kişiden sıkça duyduğum yakınmalardan olan suistimal ihtimali aklınıza geliyor. "Bu kadar aday, bir marka olduğu için koşa koşa gelmiş. Aday yelpazesi o kadar geniş ki... Ve büyük bir çoğunluğu bütün çalışma koşullarına o kadar dünden razıyken, normal koşullarda kabul edebilecekleri adayları zorluyor, yaptıkları sınav ve mülakatların üzerine hesapta olmayan yeni sınavlar ekleyerek mükemmeli bulmaya çalışıyorlar." diyorsunuz. En iyiyi istemeleri çok doğal. Fakat bunu yaparken adaya emrivakilerle gitmek, kendisine daha önce bildirilmeyen değerlendirme aşamalarına girmeye mecbur bırakmak bana doğru gelmiyor. Bu gibi davranışlar, başlangıçta edindiğiniz tüm iyi izlenimi bir kenara atıp, sizin adaylık pozisyonunuzu suistimal ettiklerini hissettiriyor. Hele bir de sizden bunca özelliği isteyen yöneticiler, istedikleri niteliklere kendileri sahip değil ise, duruma mantıklı bir açıklama getirmek iyice zorlaşıyor. O muhteşem dediğiniz şirket, bir anda birçok insanın gözünde profesyonellikten amatörlüğe hızlı bir dönüş yapıyor...